İSTANBUL'DAN HABERİNİZ OLSUN. OKUYUN, KEŞFEDİN İSTANBUL'U YAŞAYIN...

Koronavirüs ile yaşamayı öğrenebilecek miyiz?

yazar Haber Merkezi

Hayatımıza gireli henüz bir yıl bile olmadı ancak çok can yaktı. Yaklaşık değerlerde dünya genelinde 50 milyon, Türkiye’de 400.000, İstanbul’da ise 160.000 kişi koronavirüse yakalandı. Dünyada 1 milyon 260 bin kişi hayatını kaybetti. Peki geçtiğimiz bir yılda 1 tane virüs 50 milyon kişiye bulaştı ise, 50 milyon virüslü beden önümüzdeki bir yıl içerisinde kaç kişiyi hasta edebilir?

Öncelikle yeni bir gelişme daha; İstanbul’da 12 Kasım 2020 Perşembe tarihi itibariyle 65 yaş üstüne saat 10:00 – 16:00 saatleri dışında sokağa çıkma yasağı getirildi!

İstanbul’da artan koronavirüs rakamları nedeniyle yasakların periyodik olarak hayatımıza yeniden dahil olmasına kesin gözüyle bakılıyor

Basit bir matematik hesabı ile önümüzdeki bir yıl için 50 milyon x 50 milyon, hesap makinelerinden dışarı taşan 2.5e+15 sonucu ile korkunç bir tablo değil mi? Uzmanların da defalarca üstüne basa basa söylediği gibi, tüm dünya nüfusu risk altında! İyimser tabloda virüsün kendi kendini yok etmesi, etkisini yitirmesi, zayıflaması gibi ihtimaller kadar daha da şiddetlenmesi, yaygınlaşması da olasılık! Aşı ve yeni ilaçlar ile hastalığın kontrol altına alınması ve olağan bir rahatsızlığa dönüşmesi de…

İSTANBUL’DA BÜYÜK ÇELİŞKİ!

Haberİstanbul olarak soruyoruz; “bir yandan insanlar topluluk ve kalabalık oluşturmasın diye park ve bahçelerde banklar yerinden sökülürken diğer yandan onlarca, yüzlerce kişi kahvehane ve kafeterya gibi kapalı alanlarda nasıl oluyor da bir arada oturabiliyor? Sokakta maske takmamak kesinlikle cezaya tabi iken nasıl oluyor da sigara içmek hala serbest olabiliyor, yoksa sigara içerken maske muafiyeti mi var?” 65 yaş üstüne getirilen sokağa çıkma yasakları şüphesiz yaşlılarımızı koruyor ancak koronavirüsün artık, tüm yaş grupları için ciddi risk olduğunun tam olarak farkında mıyız?

Bu ve bunun gibi sayısız çelişki, İstanbul’u bir anlamda adeta Vuhan’a dönüştürmeye başladı. Türkiye genelinde vakaların yaklaşık yüzde 40’ının İstanbul’da olduğu açıklandı.

Covid-19 pandemisinin seyrini, önümüzdeki günlerde alınacak önlemler önemli ölçüde belirleyecek

ÖNLEM ALAN VATANDAŞLARIN SUÇU NE?

Bir yanda maskesini takarak son derece titiz davranan, evinde yaşlısı hastası, bakmakla yükümlü oldukları çocukları ve aileleri, sevdiği komşuları ve akrabaları bulunan milyonlar; diğer yanda ise maskesiz gezmeye devam eden, sigarasını metrelerce uzaktaki insanların gözüne burnuna sokarcasına tüttüren, hatta “gözümle görmediğim şeye inanmam” diyecek kadar psikolojik yardıma ihtiyacı olduğu açık açık görülen insanlar!

Peki nasıl olacak, bu işin içinden nasıl çıkacağız?

Ekiplerin denetimleri sürüyor. Ancak hepimizin bildiği bir gerçek var ki vatandaşların sorumluluk duygusu ile alacağı kişisel önlemler, nüfusu 16 milyona yaklaşan İstanbul’da yapılacak en geniş çaplı denetimlerden çok daha önemli ve etkili! Bir anlamda İstanbul’un her sokak ve caddesinin karış karış aynı anda denetlenmesinin imkansız olduğu, vatandaşların günlük yaşantısında planlamalarını pandemiye göre yapmalarının önemi gözler önünde…

MASKESİZ GEZEBİLSİNLER DİYE Mİ HER 10 SAĞLIK ÇALIŞANINDAN 1’İ KORONAVİRÜSE YAKALANDI?

Ne yazık ki tablo çok vahim! Toplum Bilim Kurulu üyesi Prof. Dr. M. Necmi İlhan’a göre Türkiye’de her 10 sağlık çalışanından 1’i ne yazık ki koronavirüse yakalandı, 40 binden fazla sağlık çalışanı enfekte olarak ölümle burun buruna geldi. 14 Ekim 2020 tarihine kadar Türkiye’de koronavirüsten hayatını kaybeden sağlık çalışanı 107’ye yükselmişti. Bu rakam, içerisinde bulunduğumuz Kasım ayında daha da artıyor. Hastalığın yayılmasını önleyen doktorlarımız ve sağlık çalışanlarımız, bir bir hayatını kaybediyor, kale çöküyor! Diğer yandan Türkiye genelinde 100.000’in üzerinde vatandaşımızın henüz bir yıl dolmadan hayatını kaybetmiş olması, korkunç tabloyu gözler önüne seriyor.

Böylesi bir ortamda nasıl olabiliyor da maskesiz, tedbirsiz, sigara dumanını tüttüre tüttüre cadde ve sokaklarda dolaşılabiliyor?

SEMBOLİK ÖNLEMLERİN YETERSİZ OLDUĞU ORTADA!

Ek seferler konulmadan yolcu sayısı, olması gerektiği gibi kısıtlanan toplu taşıma araçlarında minibüslere ceza yazılıyor, ancak milyonlarca yolcu taşıyan metro ve tramvaylara hala tıka basa yolculuk yapıldığı görülüyor. Peki bu virüs minibüslerde yayılıyor da, metro ve tramvaylarda bulaşmıyor mu? Yeterli ek seferler olmaması nedeniyle evine, işine, okuluna gidemeyen milyonların ulaşım sorunu nasıl çözülecek?

Açık alanlardaki park ve bahçelerde “insanlar bir arada oturmasın, virüs bulaşmasın” diye banklar yerinden sökülürken nasıl oluyor da hala kahvehane ve kafeterya gibi kapalı alanlarda, önlerinde bir bardak içecek olduğunda maskesiz olarak saatlerce oturulabiliyor, iç içe sohbetler yapılabiliyor? Bu virüs açık alanlardaki banklarda yayılıyor da, kapalı alanlardaki kahvehane ve kafeteryalar da bulaşmıyor mu? Nargilenin dumanından, o alan içerisinde bulunan tüm müşterilerin enfekte olmama ihtimali var mı?

İNSANLAR BİRBİRİNDEN NEFRET ETMEYE BAŞLADI!

Bir yanda “kendimden geçtim, aileme ve sevdiklerime virüs bulaştırırsam bunun sorumluluğunu ve vebalini nasıl taşırım” diyecek kadar hassas ve titiz vatandaşlar; diğer yanda da “gözümle görmediğim virüse inanmıyorum, bunlar şehir efsanesi” diyecek kadar hayretler içerisinde bırakan sorumsuzlar!

İşte bu noktada önlemlerin yetersizliği kadar, “her şeyden önce çözüm, insanların birey olarak kendilerinde” gerçeği ile karşımıza çıkıyor. Yani, zihniyet değişmeden hiçbir önlemin yeterli olması mümkün değil! Sultangazi’den Kadıköy’e, Beylikdüzü’nden Fatih’e İstanbul’un dört bir yanında her köşe başına bir kolluk kuvveti dikip cezai işlem takibi yapılamayacağına göre burada kamu vicdanı devreye giriyor!

Koronavirüs buhranı öyle bir hal aldı ki; maske takanların maske takmayanlara haklı nefreti, tersini düşündüğümüzde de takmayanların maskeyi kullananlara “abartmayın bu kadar” şeklinde sorumsuz yaklaşımı artık sokaklarda kendini daha çok hissettiriyor.

Henüz bir yıl öncesine kadar İstanbul sokaklarında insanların maskeleriyle dolaşacağı, sorumluluklarını yerine getirmeyenlerin insanların hayatını tehlikeye atacağını, dört bir yanda dezenfektanların bulunacağını, dükkanlara sıra ve sayıyla girebileceğimizi, ek sefer yetersizliği olması ile birlikte toplu taşıma araçlarının durakları pas geçerek milyonlarca yolcunun yürümek zorunda kalacağı aklımıza gelir miydi? Şüphesiz, hayır!

Peki önümüzdeki yıl ve sonrasında neler olacak? Kimbilir daha neler göreceğiz ancak bilimin ışığında tarihteki birçok salgın ve felaketin bertaraf edildiği gibi koronavirüste bir gün hayatımızdan çıkıp gidecek. En karamsar tabloda, sıradan bir grip vakası haline dönüşüp aşısı ve ilacı da olduğu için zamanında müdahale ile atlatılabilecek.

Ancak bilimsel araştırmaların bu sonuca ulaşması aşamasına kadar hepimizin çok dikkatli olmaması gerektiği ortada! En önemlisi, koronavirüs ile yaşamayı öğrenebilmeliyiz, öğrenebilecek miyiz?

İlgili Haberler