İSTANBUL'DAN HABERİNİZ OLSUN. OKUYUN, KEŞFEDİN İSTANBUL'U YAŞAYIN...

Gökhan Özbek, Ara Güler’i anlattı

yazar Ahmet Doğan

Ara Güler’i Şebinkarahisar’a götürme organizasyonunun fikrini ortaya koyan ve organizasyonu üstlenen, Point Oteller Genel Koordinatörü Gökhan Özbek ve bu müthiş organizasyonda bulunan Cengiz Kahraman, Çoşkun Aral, Mehmet Çağçağ ve Ara Güler ile Şebinkarahisar’ı bu organizasyonda müthiş bir tanıtımını yapmış oldular. Gökhan Özbek; Şebinkarahisar ziyaretleri, köyünün ziyaretleri, ”Ara Güler Caddesi” ulusal etkinliği ve diğer konular hakkında, Sadi Toygar’a açıklamalarda bulundu. Özbek ile yaptığımız söyleşiyle sizleri baş başa bırakıyoruz:

İŞİN BAŞINDAYIM

Özbek ailesinin İstanbul’da 3’üncü jenerasyonuyum. Aile işlerinin başında olan otellerin genel programlar yapıyorsunuz gerçek hayatla karşılaşmak. İlk bir sene aile şirketinin içerisinde sorumluluk almadan burada ki sistemi anlamakla ve benim kendi projelerimi nasıl hayata geçirebileceğimi tartmakla geçti. Tabi bu periyotta babam da, amcam da, yönetim kurulu da beni uzaktan takip etti. Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Özbek gözetiminde ilk bir buçuk sene burada aile işlerimizi bizzat pratikte yaşayarak geçti. Daha sonra bir buçuk senenin sonunda otellerimizin yönetim sorumluluğu bana verildi. Otellerimizin işletmesi tamamen benim sorumluluğumda. Bu dönemde 2005 yılında açtığımız Konit otel markasını yarattık Taksim de. Akabinde geçen sene Esentepe’de bir otel daha açarak İstanbul’daki tesis sayımızı 3’e çıkarttık. Point Hotel Barbaros, çağdaş sanat ve iç mimari ile en son teknolojik yeniliklerin bir arada olduğu, dünyanın yeni otel teması olan Art Tech konseptiyle Esentepe’de şehir otelciliğine yeni bir soluk getiriyor. Point Hotel Barbaros ile modernliğin kültür, çağdaş sanat ve yaşam stili ile buluştuğu yeni bir şehir oteli anlayışı sunuyor. 2005 yılında Point Otel Taksimi açarken ben otele siyah beyaz İstanbul fotoğrafları koymak istiyordum. Âmâ artistik değeri olan aynı zamanda şehre gelen yabancılarında İstanbul’u bir belgesel gibi seyredebilecekleri fotoğraflar asmak istiyordum. Biliyorsunuz genelde otel duvarlarında kalitesiz replikalar asılır bu işe pek önem verilmez. Bu aşamada birkaç tane fotoğrafçıyla İstanbul üzerine çalışmalar yaptık. Ben de bunları aldım babama gösterdim. Baba dedim böyle bir konsept kurmak istiyorum içerde, o da fotoğraflara baktı ya dedi Ara Güler olsa anlayacağım da bunlar ne?

ARA GÜLER İLE TANIŞMA

Çok iyi fikir. Tabi Ara Güler’in de Şebinkarahisarlı olduğunu biliyoruz. Ara Güler deyince bende Şebinkarahisar jetonu düştü, ışık çaktı. O dönemde de oteldeki baş aşçımız şefimiz David Ajemyan. Dedim bu David kesin Ara Beyi tanır. Meğerse onun da babası Ara Bey ile sınıf arkadaşıymış. Ara Bey’e David vasıtasıyla randevuyu aldık. Otelin lobisinde buluştuk. İlk başta ben merhaba diyerek nüfus cüzdanımı masanın üzerine koydum. Ara Bey dedim ben Şebinkarahisarlıyım. İlişkimiz o sempati üzerinden başladı. Sen benim hemşerimsin, sen benim hemşerimsin ben bu fotoğrafları kimseye vermem hemşerime veririm. Hemşeri muhabbeti aşağı yukarı derken biz Ara Bey ile tabi çok büyük bir samimiyet yakaladık. Otel içerisinde parayla pulla yapılamayacak bir işi Ara Bey’in bize gösterdiği sempati sonucunda çok büyük bir 270 fotoğraflık bir sürekli Ara Gürel sergisiyle burada Point Otelin sanatsal durumunu başlattık.

ŞEBİNKARAHİSAR DA ARA GÜLER CADDESİ

Bu sohbetlerimiz devam ederken, bir gün Coşkun Aral’la beraber Ara Cafe’de, Ara Bey’le birlikte üçümüz oturuyoruz. Coşkun Abi dedi Ara Bey ne zaman seni Şebinkarahisar’a götürüyoruz bak Gökhan’da Şebinkarahisarlı, çocuk memleketini hiç görmemiş. O zamana kadar hiç gitmemiştim. İyi ki de o zaman ilk olmuş çok özel bir gidiş oldu benim içinde. Ara Bey biraz nazlandı Ara Cafe’de biz anladık, bir şey bekliyor oraya gitmek için bir sebep bekliyor. Derken Ara Cafe’den çıktım Esentepe Point Otel Barbaros’a geçtim. Şans eseri Cengiz Kahraman kapıda sigara içiyor Point Barbaros’ta. Yanında da Trabzonlu bir misafiri var, Gökhan bizim hemşerimiz dedi. Gökhan dedi sen Şebinkarahisar’ı gördün mü? Ben de göreceğim de Ara Bey’i kandıracağız hep beraber gideceğiz. Ya dedi Ara Güler Caddesi ismi verilmişti bir yere o kararı bir Belediye Başkanımıza sorsak mı? diye bir anda kısmet eseri üst üste zincirleme bir şekilde orada başkanımız arandı.

KEYİFLİ BİR YOLCULUK

Ara Bey’in gelmesini bekliyoruz, böyle bir karar alındı ne zamandır kendisine ulaşamadık diye bir cevap alınca 2 hafta içerisinde çok hızlı bir şekilde kararlar çıktı. Ara Bey’in programı ona göre ayarlandı. Coşkun Aral ona göre ayarlandı, biz ona göre ayarlandık derken çok kısa sürede çorap söküğü gibi program oluştu ve hep beraber Şebinkarahisar’a gittik. Benim için önemi şu; Hasan dedem Şebinkarahisar’dan İstanbul’a gelmiş ve babamla amcam çok küçük yaştayken Hasan dedem vefat etmiş. Tabi abi kardeş, babamla amcamın küçük yaşta kenetlenmesi bizim aile bağlarımız, zaten Şebinkarahisar’da aile bağları kuvvetlidir. Bir kat daha kuvvetlendirmiş. Babamın hep dedeme karşı özlemi bugünlerimizi görseydi tarzında anlatımlarıyla büyüdüm. Tabi bu insanı duygusal manada çok etkiliyor. Dedesinin babasının doğduğu yerleri görmek istiyor insan. Bu benim içimde vardı fakat bir türlü fırsat olmamıştı söylediğim gibi. Şimdi böyle bir fırsatla beraber Ara Gürel ile aynı arabaya atladık. Mehmet Çağçağ da Şebinkarahisarlı o da bizim arabamızda, müthiş keyifli bir 1000 km, Ara Bey anlatıyor biz dinliyoruz. Ara Bey susuyor biz tahrik ediyoruz biraz daha konuşturuyoruz. Müthiş bir yolculukla Şebinkarahisar’a geldik.

DUYGU SELİNE KAPILDIM

Benim için tabi çok enteresan bir durum. Şebinkarahisar tabelasını gördüğüm anda ben duygulandım. Çünkü kafamda bir Şebinkarahisar var. Dinlediğim, duyduğum, yemeklerini burada yediğimiz, fotoğraflarını gördüğümüz, hikâyelerini dinlediğimiz, daha tabelayı gördüğüm an gerçekten içimde bir kıpırdama başladı. Tabi Ara Bey’de de bir heyecan. Çaktırmıyor, heyecanlanmıyorum diyor ama ben hissediyorum yaklaştıkça Ara
Bey’de artan bir heyecan var. Girişte müthiş bir karşılamayı görünce hem Ara Bey hem ben inanılmaz mutlu olduk. Oradaki hem halk hem sağ olsun başkanımız artı gazeteciler bu işe çok ilgi gösterdi. Hemen belediyeye geçtik orada fındıklarımızı yedik. Yemişlerimizi yedik. Çaylarımızı içtik. Girişimizden çıkışımıza kadar hayatımın belki şu ana kadarki en mutlu 3 günümü yaşadım diyebilirim. Çünkü hem Şebinkarahisar’daydık hem çok güzel insanlarla beraberdik.

BABA OCAĞINA GİTTİK

Sonra ikinci gün babamın doğduğu Ocaktaş’ı köyüne gittik. Ara Gürel’de orayı görmek istiyordu. Çünkü hem benim için görmek istiyordu, bu kadar geldik Gökhan köyünü görsün diyordu. Ben senin için buraya geldim Gökhan diyordu bana devamlı. Hem de Aziz Nesin’in evinin bize komşu olması Ara Bey’in ilgisini çekiyordu. Orayı da fotoğraflamak istiyordu. Yine konvoy halinde biz Ocaktaşı Köyü’ne gittik hep beraber. Tabi orada beni coğrafi olarak, etkileyen ne kadar yükseğe çıkarsanız tekrar daha yüksek bir yer var. Ne kadar aşağı inerseniz daha aşağı bir yer var. Böyle benim çok hoşuma giden bir coğrafya ile karşılaştım. O coğrafyanın sertliği, o coğrafyanın gizemliği sanki dünya üzerinde değil de başka bir gezegende dolaşıyormuş hissine kapıldım ben. Babamın doğduğu evi görmek benim için çok dramatik oldu açıkçası. Çünkü Ocaktaşı köyü hakkında hiçbir tasavvur yoktu aklımda. Fakat oralardan dünyaya gelip daha sonra babamın nerelere geldiğine, bir anda film şeridi gibi, oradaki koşullar ve bugünkü durum bunu görmem benim hayatımdaki çok büyük bir eksiği kapatmam oldu. Tabi Orada bir döven bir elek gördüm. Belli ki çok alın teri dökülmüş üzerinde. Tahmin ediyorum, babama sordum babam da o elekte çalışmış. Dedem babaannem bunların üzerinde alın teri dökmüşler, Onları orada bir köşede paketlenmiş yalnız başına dururken görünce onları orada bırakmak istemedim.

İKİ AYRI MEKANDA FOTOĞRAF

İstanbul’a döndüğüm zaman da Ara Güler benim evin önünde fotoğrafımı çekti. Babamın evinin önünde de. Sonra burada İstanbul da onun üzerine bir güzel yazılar yazdı, imzalar attı, martılar çizdi, balıklar çizdi, Şebinkarahisar’la ilgili laflar yazdı fotoğrafın üzerine. Şimdi benim böyle bir hatıram var bunu bu taşlarla beraber çerçeveletip evimde ömür boyu saklamak istiyorum. Babama geldiğim zaman doğduğu evin taşlarını gösterdim. Babamın tarzı çok sevindiğini ve duygulandığını belli etmez ama bir bıyık altı gülüşünden bütün hikâyeyi anlatır. Onun da çok hoşuna gitti bu durum. En önemlisi Ara Bey çok mutlu oldu. Kendisi 80 küsur yaşında. Onu bu yaşında aldık arabayla yorucu bir yolculuğa çıkarttık. Çok mutlu oldu. Ara Bey bence bir on yaş gençleşti. Biz oraya giderken biraz daha yorgun bir ifadesi vardı. Biraz daha bıkkın bir ifadesi vardı. İstanbul’a hiç durmadan 1000 km yi geldik. Gece saat 23.00 gibi İstanbul’a vardık. Ara Bey bizi bırakmıyor.

GEÇ SAATLERE KADAR SOHBET

Point Otel Barbaros’ta gelin çocuklar çorba içelim, çorbalar içildi muhabbet bitmiyor bu sefer yemekler söylendi tekrar, yemeğin arkasından çaylar söylendi. Saat bir buçuğa kadar Ara Bey ile beraber İstanbul da bizim sohbetimiz devam etti. Sonra otelde yattık, uyuduk. Onun mutlu olması da Şebinkarahisarlıların mutlu olması ben burada ki Şebinkarahisarlı dostlarımdan telefonlar aldım. Ara Gürel Caddesi organizasyonunun Şebinkarahisar için ne kadar önemli olduğunu söyleyen ve bizleri de bu işin içerisinde ufak bir tuzumuz olduğu için tebrik eden telefonlar aldım. Bunların hepsi beni çok mutlu etti.

SANATA VE SANATÇIYA DEĞER

Ara Güler caddesinin olduğu caddede Şebinkarahisar sanat okulu var. Burada okuyan çocuklar, Ara Güler tabelasının altındaki kitabeyi okuduklarında birkaçı buradan bir ipucu yakalayacaklar. Kendilerine farklı pencereler yapılanmaları, hayatı gördünüz. Ara Bey dillendirdi. İlerde burada yetişen önemli insanların yaptıklarını, vizyonlarını, ürettiklerini Şebinkarahisar’a bir müze yaparak sergilenmesi hayali var. Ara Güler’in adına Şebinkarahisar’da fotoğraf yarışması yapılabilir. Genç fotoğrafçıları getirebiliriz. Çünkü coğrafyamız fotoğraf deposu gibi.

ŞEBİNKARAHİSARLI GİBİ YÜRÜMEK

Şebinkarahisar’da üç gün boyunca insanlar mutlu, bizler mutlu bu üç gün parayla pulla satın alınacak gibi değil. Yaycı köyünde Ara Güler ellerini arkasına atmış yürüyor. Arkadan adamın biri laf atıyor bu adam harbiden Şebinkarahisarlı gibi yürüyor diye!.. Ara Güler’in çok hoşuna gitti. İstanbul’a döndük otelde kaldık sabah döner kapıdan çıkarken ellerini arkasına attı, bak ben Şebinkarahisarlı gibi yürüyorum sende Şebinkarahisarlı gibi yürü bakayım dedi. Bende ellerimi arkaya attım beraberce Esentepe’nin ortasında Şebinkarahisarlı gibi beraber yürüdük. Ve en önemlisi de sayenizde bu yaşananlar tarihe geçiyor. Ortada kalmıyor.

KÜLTÜR MİRASI

Her insan, geçmişini çok iyi bilip, ondan ders alarak, geleceğini kurmalıdır. Bu bağlamda ben, geçmişimize sahip çıkmayı çok önemsiyorum. Bu eski araç ve gereçleri toplayarak, işyerimde hem koruyacak, hem de sergileyeceğim. Biz yeni neslin bilmediği araç ve gereçleri topluma tanıtarak, paylaşmak istiyorum. Belediye başkanımız bizi çok iyi ağırladı. Bizleri yalnız bırakmadı. Herkese teşekkür ediyorum, hayatımın en mutlu günlerini yaşadım. Gazeteci Sadi Toygar da bizi orada hiç yalnız bırakmadı. Bizi adım adım takip etti. Etkinliklerimizi ve ziyaretlerimizi anında kamuoyuna duyurdu. Bundan dolayı size ve gazeteniz ekibine de teşekkürlerimi sunuyorum. (Sadi Toygar – Gazeteci)

HABERİSTANBUL

İlgili Haberler