İSTANBUL'DAN HABERİNİZ OLSUN. OKUYUN, KEŞFEDİN İSTANBUL'U YAŞAYIN...

Topkapı Sarayı’nda Darul-Elhan Sempozyumu

yazar Reha Kadak

Osmanlı Devleti’nin ilk resmi müzik okulu Darul-Elhan, kuruluşunun 100. yılı münasebetiyle Topkapı Sarayı’nda düzenlenen bir sempozyumla tüm yönleriyle ele alındı.

İBB Kültür A.Ş ve İbn Haldun Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü tarafından organize edilen, İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün desteklediği “Kuruluşunun 100. Yılında Darul-Elhan” başlıklı sempozyum, 9 Aralık Cumartesi günü Topkapı Sarayı Müzesi Konferans Salonu’nda yapıldı. Saat 9.30’da başlayan ve açılış konuşmasını İbn Haldun Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. İrfan Gündüz’ün yaptığı sempozyum, üç oturum halinde gerçekleşti.

ARŞİV SİSTEMATİK BİR ŞEKİLDE YENİDEN TASNİF EDİLMELİ…

Oturum başkanlığını Doç. Dr. Yalçın Çetinkaya’nın üstlendiği birinci oturumda Prof. Dr. Ruhi Ayangil, Dâru’l-Elhân’daki dini müzik neşriyatı üzerine bir konuşma yaptı. Ayangil, yaptığı konuşmada Darul-Elhan külliyatının arşivde araştırmacıların istifadesine açılmadığını, bu zengin malzeme üzerine daha derinlemesine akademik çalışmalar yapılabilmesi için arşivin sistematik bir şekilde yeniden tasnif edilmesi ve acilen araştırmacılara açılması gerektiğini söyledi. Doç. Dr. Okan Murad Öztürk ise, Dârulmûsikî’den Darul-Elhan’a konservatuvar kurma aracılığıyla Jön Türklerin musiki alanına nasıl bir müdahalede bulunduğunu eleştirel bir yaklaşımla ele alarak, şunları söyledi: “Elde ettiğim tespitlere göre Garpçı-Türkçü Jön kadrolar, Garplılaşma yönündeki toplumsal dönüşüme hizmet eden ideolojik aygıtlardan biri olarak bir konservatuar kurmayı amaçlamışlardır.”

DARUL-ELHAN ÖNCESİ VE SONRASI…

Doç. Dr. Erhan Özden, kimsesiz çocukların öğrenim gördüğü Dâruleytâm mekteplerindeki musiki müfredatını Dâru’l-Elhân’la karşılaştırmalı olarak ele alan bir konuşma yaptı. Dr. Miltiadis Pappas ise, Zaharya’nın “Leyle-i zülfün dil-i” adlı Isfahan bestesini merkeze alarak, Dâru’l-Elhân öncesi ve sonrasının izini Yunanca-Rumca müzik kaynakları ve nota mecmuaları üzerinden süren bir konuşma yaptı.

MUSİKİ ZİYAFETİ SUNULDU…

Birinci oturumun ardından müzik alanında yaptığı araştırmalarla dikkat çeken Cemal Ünlü, Türk Ocağı İhtifali Heyeti adıyla konserler veren Dâru’l-Elhân üyelerinin Columbia kayıtlarından oluşan bir musiki ziyafeti sundu. Doç. Dr. Ali Tan’ın başkanlık yaptığı ikinci oturumda ilk olarak Prof. Dr. Gözde Çolakoğlu Sarı, Dâru’l-Elhân muallimi İsmail Hakkı Bey’in besteci ve notacı kimliği üzerine kapsamlı bir sunum yaptı. Ardından Doç Dr. Cenk Güray, Dâru’l-Elhân derlemelerine yansıyan makam algısını tartıştığı sunumunda Türk Halk Müziği eserlerini karşılaştırmalı olarak ele aldı.

TAŞ PLAKLARDAN ÖRNEKLER DİNLETİLDİ…

Dr. Süleyman Şenel de Dâru’l-Elhân’dan günümüze taşınan ve bir kısmı da kaybolan Türkü plakları üzerine yaptığı konuşmasında, arşiv çalışmalarındaki yetersizlikler hususunda Ruhi Ayangil’e katıldığını belirtti. Konuşması esnasında ayrıca söz konusu taş plaklardan örnekler de dinleten Şenel, İ.Ü. Devlet Konservatuarı’nın arşivinde yer alan 78 devirli plaklar üzerine yaptığı dinleme/istif/sayım ve kataloglama çalışmaları hakkında bilgi verdi. Şenel’in Dâru’l-Elhân kurucu hocalarından besteci ve ud virtüozü Ahmet Sedat Öztoprak’ın torunu müzisyen Sedat Öztoprak, bestekarın hayat hikayesi üzerine bir tebliğ sundu ve “Bugün konservatuarlardaki öğrenci kabul sınavlarında muhakkak eserlerinden örneklerin sorulduğu Ahmet Sedat Öztoprak gibi büyük bir müzisyenin mezarının bile kayıp olduğunu ve aile olarak yaptıkları tüm araştırmalara rağmen mezar yerini tespit edemediklerini” sözlerine ekledi. Öztoprak’ın sunumu ile birlikte udi Sertaç Eroğlu, merhum Sedat Öztoprak’ın terkîb ettiği Şölen makamında ve Türen usûlünde bestelediği bir saz eserini icrâ etti.

TÜRK MÜZİĞİNİ KURUMSALLAŞTIRMA GAYRETLERİ…

Saat 16.30’da başlayan üçüncü oturum, Doç. Dr. Okan Murad Öztürk tarafından yönetildi. Prof. Dr. Nilgün Doğrusöz, bir dönem Dâru’l-Elhân reisliği de yapan Ali Rıfat Çağatay’ın Türk müziğini kurumsallaştırma gayretleri üzerine tarihi verileri paylaştığı bir sunum yaptı. Ardından Prof. Dr. Ahmed Hakkı Turabî, Dâru’l-Elhân’da dini musiki dersleri, hocaları ve nota yayınları üzerine bir sunum yaptı. Doç. Dr. Güneş Ayas, ilk konservatuardan günümüze Osmanlı-Türk müziği geleneğiyle ilişki kurma biçimleri üzerine yaptığı konuşmada; “Dâru’l-Elhân’ın Türk müziği bölümünün kapatıldığı erken Cumhuriyet döneminde siyasi ve ideolojik sebeplerle Osmanlı-Türk müziği geleneğinin dışlanmaya çalışıldığını, buna karşılık geleneğin mensuplarının zor şartlar altında da olsa bu geleneği yaşatmak için gayret gösterdiğini” söyledi. Oturumun son konuşmacısı Yrd. Doç. Dr. Hikmet Toker ise, tebliğinde “Dâru’l-Elhân’ın, Osmanlı Devleti’nin son döneminde oluşan Batı ve Türk müziklerini bir arada yaşatan kapsayıcı müzik politikasının bir göstergesi olduğu” tespitinde bulundu.

KAPANIŞ KONSERİYLE ETKİNLİK SONA ERDİ…

Verilen akşam yemeği arasının ardından sempozyumun son bölümünde Gönül Paçacı ve Yalçın Çetinkaya, “Belgelerle Darul-Elhan Kurum Tarihi ve Günümüze Yansıyanlar” başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdi. Söyleşide Paçacı, Darul-Elhâa’ın devamı olarak takdim ettiği ve 2012 yılında kurulan İ.Ü. Osmanlı Dönemi Müziği Uygulama ve Araştırma Merkezi (OMAR) hakkında çeşitli bilgiler verdi. Kuruluşunun 100. Yılında Darul-Elhan Sempozyumu, saat 20.00’de başlayan, Mustafa Doğan Dikmen’in Dâru’l-Elhân Külliyatı’ndan eserler icra ettiği konser ile son buldu.

Darul-Elhan

İlgili Haberler