13 Mart’ta, hayatımızın akışını değiştiren pandemi ile tanışalı tam 1 yıl olacak…
Birbirinden farklı kurum, kuruluş, işyeri, restoran, esnaf ve spor gibi her türlü meslek grubundan insan; bu zorlu ve değişik süreçte birçok açıdan etkilendik elbette. Haberimizde, etkilenen çeşitli gruplar içinden “spor” kısmını ele aldık ve sizler için spordaki durumu; amatör branşlar ve beraberindeki altyapı takımları açısından özetlemeye çalıştık.
Bu röportajımız ile “pandemide spor branşlarında yaşananlar” haber serimizin startını vermiş olalım. Hocalar, koçlar, teknik direktörler, kulüp sahipleri, sporcular, çocuklar, gençler, kulüplerin aşçısı, doktoru… ve hayatını spor branşlarının herhangi bir kolunda idame ettirmeye çalışan binlerce insan… Bir anda işinden, ekmek kapısından olan binlerce birey… Ne oldu onlara? Ne yaptılar bu bir yıllık süreçte? Sesleri yeterince duyuldu mu? Yoksa geçim sıkıntısıyla mı boğuştular?
Süreci, nasıl geçirdiklerini; onların seslerini duyurabilmek ve sizlerin de haberdar olabilmeniz adına farklı branşlardan başarılı insanlar ile görüşerek değerlendirdik. Haber serimizin ilk konuğu basketbol altyapı koçu Utku Tamirak…
Utku Tamirak, 8 yaşında basketbol ile tanışmış; henüz çok gençken basketbol oyunculuğundan, basketbol koçluğuna geçiş yapmış 24 yaşında başarılı bir isim. Uzun yıllardır basketbol altyapı kulüplerinde şimdinin minik -aslında 17/18 yaşında çalıştırdığı genç arkadaşlarımız da mevcut minik biraz abesle iştigal mi oldu ne…- geleceğin büyük adamları ile çalışıyor. Kendisi de zorlu pandemi sürecinden etkilenmiş bir koç olarak sorularımızı yanıtladı:
– Pandemi, antrenman süreçlerinizi nasıl etkiledi? İnisiyatife bırakılmış bir süreç var ortada. İsteyen kulüpler çalışmalarına ya da hocalar bireysel antrenmanlarına devam edebiliyorlar. Sizce bu nasıl değerlendirilmeli?
Pandemi sürecinde antrenman modellerimizi istemeyerek de olsa değiştirmek zorunda kaldık. Çünkü biraz daha bireyselliğe dönmek zorundayız. Tabi ki belli bir dönemden sonra takım antrenmanlarına yöneldik fakat şöyle bir durum var; antrenman başlarında veya ortalarında olsun ısınmaları 20-25 dakika yapıyorduk ancak bu süreçte 1 saat 15 dakikalık antrenmanların 45 dakikasını ısınmaya ayırdık.
Pandemide ister istemez bu yolu izlemek zorunda kaldık çünkü çocukların birbirleriyle temas etmesi, aynı topları paylaşması bunlar hep bulaş riskini arttırıyor. Çocukların kendi (tek) toplarıyla oynaması, her antrenman grubundan sonra gelecek olan diğer grubun öncesinde topların dezenfekte edilmesi, kulüp giriş-çıkışlarında ve özellikle tesiste maske ile dolaşılmasının zorunlu olması ve ateş ölçümü yapılması gibi konular hususi bir şekilde dikkat ettiğimiz konular oldu. Antrenman içeriğinde de söylediğim gibi takım antrenmanlarından ziyade biraz daha bireysel yeterliliği geliştirmek üzerine uğraştık. Çocukların eksikleri üzerine gittik. Aslında bu çocuklar için belli bir dönem çok iyi gelse de bir buçuk iki ayın sonunda sıkıcı bir hâl almaya başladı. Çocuklar belli bir süre sonra takım arkadaşlarıyla rekabet etmeyi ve antrenmanda birlik beraberlik şeklinde hareket etmeyi istiyor.
– İçinde bulunduğumuz süreç, çocukların gelişimi açısından ne tür sıkıntılar yaratıyor? Antrenman yapamadıkları için bu açığı ilerleyen dönemlerde nasıl kapatacaklar?
Antrenörler olarak bu yaşadığımız süreçte biz maçlara çıkamıyoruz. Çoğu antrenör arkadaşımız gerekli ücretlerini alamıyor, salon kirasını ödeyemeyen arkadaşlarımız oluyor. Buradaki önceliğimiz çocuklar için de konuşmak gerekirse; çocuklar geri döndükleri zaman zaten biraz daha hızlandırılmış programlar ile ya da bunun dışında kuvvet antrenmanları olsun, normal takım antrenmanlarıyla birlikte, bireysel antrenmanlarla da pekiştirerek, çocukları hazırlamak sanıldığı kadar zor olmuyor. Bu çocuklar uzun yıllar boyunca oynamış çocuklar. Kas hafızası, kas tekrarı olduğu için 2-3 haftalık bir süreden sonra çocuklar eski formuna tam olarak ulaşmasa da hemen hemen o kıvamı yakalamak üzere oluyor. O yüzden açıkça söylemek gerekirse buradaki problem çocuklardan ziyade biraz daha antrenörlere ne olacağı ile alakalı. Çalışamayan, kulübünü kapatmak zorunda kalan antrenör arkadaşlarımız var. Hem antrenörler için hem de çocuklar için zor bir süreç ama dediğim gibi çocuklarda esktra ekstra bir kayıp yaşanmıyor.
– Şu anda ligler oynanmıyor bu yüzden çocuklar belki de transfer alabilecekleri şansları kaçırıyorlar. Hedefleri arasında milli takıma seçilmek olan çocuklar/gençler de olabilir. Bu konuyu nasıl değerlendirirsiniz?
Çok isterdik bir şekilde liglerin oynanmasını. Avrupa’da ve Amerika’da örnekleri var. Özellikle İspanya şu anda altyapı liglerini oynatabiliyor. Türkiye’de de zaten BGL (Basketbol Gelişim Ligi) devam etmekte. Onların arasındaki turnuvalar düzenleniyor. Amerika’da bir sistem var Bubble; aynı yerde konakladılar aynı yerde maça çıktılar, seyircisiz bir şekilde oynandı. BGL takımları -Fenerbahçe, Beşiktaş, Tofaş…- gibi takımlar da bu mantıkla, Amerika’dan örnek alarak federasyonun düzenlemesiyle birlikte Bolu’da, şampiyonada turnuvalarını gerçekleştirdiler. Bizim altyapı liglerimiz ise henüz başlamadı. Malum çoğu kulüplerde antrenmanlar olmuyor. Tabi ki de bazı hocaların, koçların inisiyatifine bağlı eğer saat aralıklarını tutturabiliyorlarsa bireysel olarak antrenmanlarına devam edebiliyorlar.
Tabi ki de bazı kulüplerin oyuncularının hedeflerinde sapmalar yaşanabiliyor ama gerçekten bu işi isteyen ve bu işin peşinden giden çocuklar bireysel olarak da devam ettiği sürece antrenmanların ben çok fazla özel hocalar eşliğinde bırakıldığını düşünmüyorum. Oyuncunun kumaşı ve kalitesi her zaman bellidir. Bu dönemde salonların kapalı olmasının, çalışkan bir oyuncunun çalışmasını etkileyebileceğini ben düşünmüyorum. Ama bir altyapı koçu olarak milli takım grubu çalıştırmadığım için konuyu çok fazla da değerlendirmek istemem.

– Bu son 1 yıllık süreçte çocuklar okuldan ve sosyalleşmeden bir hayli uzaklaştılar. Aynı durum spor içinde geçerli mi sizce? Pandemi döneminde spor branşlarından biri ile ilgilenmek çocuklara bir artı kazandırmaz mı?
Yani baktığınız zaman bu pandemi sürecinde okullar kapalı bir yandan online dersler devam ediyor. Spor branşlarını yapabilmek dediğiniz gibi çok zor bir hâl aldı. Bireysel antrenmanlar her ne kadar artsa da takım hâlinde, topluluk içinde bir aktivite gerçekleştiremiyorsunuz. Fakat şöyle bir durum var tabi ki de kötü etkiliyor yani çocukların enerjisini atabilecekleri, eğlenebilecekleri, o dolu dolu çocukluğunu yaşayabileceği vakitleri tabi ki de bulamıyorlar. Fakat bu da bir dönem, bir süreç. Her şeyden önce can sağlığı gerekiyor. Can sağlığı sağlandıktan sonra bir şekilde her şey tekrar kazanılır her şey tekrar yerine döner.
– Bazı kişiler şu anki mevcut durumu “yapacak bir şey yok. Tüm dünyayı saran bir sağlık problemi bu. Bu dönem sporu bırakmak zorunda kalan çocuklar için ileride ‘kayıp çağ’ diyeceğiz” diyorlar. Bunu bu kadar düz bir şekilde tanımlamak doğru mu sizce? İdealleri olan yüzlerce çocuk var…
Açıkça söylemek gerekirse evet yani pandemi olduğu için kesinlikle her şeyden önce can sağlığı gerekiyor. Aynı zamanda jenerasyonun komple bir kayıp çağ olabileceğini düşünmüyorum. Zaten kendini belli eden oyuncular/oyuncu grupları, sporcular hedeflerine her şekilde istedikleri gibi ulaşabiliyorlar. Yani ulaşabileceklerini düşünüyorum. Pandeminin buna engel olabildiğini, olabileceğini düşünmüyorum. O yüzden bir kayıp çağ durumu söz konusu değil.

Pandemide “futbolu” konuştuğumuz bir sonraki röportajımıza buradan ulaşabilirsiniz:



