Geçtiğimiz gün düzenlenen Kabine Toplantısı’nda vaka, hasta ve vefat sayılarının artması üzerine mevcut salgın uygulamaları gözden geçirilmiş, yeni kısıtlamalar ve önlemler kamuoyu ile paylaşılmıştı. Söz konusu kararların ardından Kadıköy Belediyesi Süreyya Operası önünde bir araya gelen Kafe ve Bar Çalışanları Dayanışması, Turizm İşçileri Dayanışması, Otel ve Turizm İşçileri Sendikası, Kent Emekçileri Dayanışması üyesi bir grup; “İş yerlerimizi kapatmaktan vazgeçin. Sektörümüz için kısa çalışma ödeneğini ve ücretsiz izin nakdi desteğini yıl sonuna kadar uzatın. Aksi taktirde kitlesel bir işsizlik söz konusu olabilir” mesajı verdi.
Grup adına yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi: “Koronavirüs pandemisinin ilk görüldüğü 10 Mart 2020’den itibaren bir kez 76 gün, bir kez de 102 gün olmak üzere tüm kafe, kıraathane ve lokantalar kapatıldı. Barlar ve gece kulüpleri, 16 Mart 2020’den beri kapalı. Hiç açılmadılar. Kafe, kıraathane ve lokantalar, toplam altı ay kapalı kaldıktan sonra 2 Mart’ta açılmıştı ama şimdi yine kapanmayla karşı karşıya! Aç kapa, aç kapa; koca bir sektörün dengesi bozuldu, düzeni bozuldu, pandeminin bütün yükü esnafa ve çalışanlara yüklendi.
HER GÜN ONLARCA DÜKKAN KAPANIYOR…
İş yerlerinin kapanması demek, bir gelirimiz olmadan yaşamak zorunda kalmamız demek, sosyal güvencemizin olmaması demek, çalışanları yoksulluğa mahkûm etmek demek. Milyonlarca insanın içinde olduğu bir sektör yok olma tehlikesiyle karşı karşıya, işçiler ise açlıkla karşı karşıya. Hükümet ve Bilim Kurulu bu yoksulluğu, bu açlığı görmezden geliyor! Gümrük ve Ticaret Bakanlığı verilerine göre, kısıtlamalardan yaklaşık 180 bin iş yeri etkileniyor. Bu işletmelerin her birinde 10 kişi çalışsa 2 milyon insan ediyor, aileleriyle birlikte 10 milyon insanın ekmeğiyle oynanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan; ‘Bazı dostlarımız kapanan dükkanlar var diyor. Yok öyle bir şey’ demişti. Ama Ticaret Bakanlığı, 2020 yılında 99 bin 588 esnafın iş yerini kapattığını açıkladı. Her gün onlarca dükkân kapanıyor.
BİR KURALI KOYAN O KURALA UYMAZSA, HALK NEDEN UYSUN!
Biz artık bu virüsün laboratuvarda üretildiğine inanıyoruz. Üretenler Ak Partili! Çünkü bu virüs lokantada, kafede bulaşıyor ama Ak Parti kongrelerinde bulaşmıyor. Ak Parti Rize’de, Trabzon’da, Ordu’da koronavirüs vakalarının en yoğun görüldüğü haftada, sağlık açısından en tehlikeli günlerde kongre yaptı. Binlerce kişiyle kongre yapmak serbest ama kongre salonunun yanında bir kahvede oturup, çay içmek yasak. Neden? Çünkü salgın var. Buna artık kim, niye inansın! Bir kuralı koyan o kurala uymazsa, halk neden uysun! Kongrelerle, kalabalık cenazelerle, açılış törenleriyle vakaları arttırıp, sonra da ‘Vakalar yükseldi, dükkanlarınızı kapatıyoruz’ diyemezsiniz! İnsanlar bir lokantada oturup yemek yiyemiyor, bir kahvehanede bir bardak çay içemiyor ama Ak Parti, binlerce kişiyle kongre yapabiliyor. İki kişi sahilde yürüyemiyor, parkta oturamıyor ama Ak Parti binlerce insanla, hem de kapalı salonlarda kongre yapabiliyor. Böyle adaletsizlik olur mu? Bu virüs nasıl bir virüs ki Ak Partililere bulaşmıyor ama Ak Partililer dışındaki herkese bulaşıyor.
SADECE TEPKİLERİ DİNDİRMEK İÇİN İŞ YERLERİMİZ AÇILMIŞ!
Sizlere birkaç veriden bahsetmek istiyoruz. İş yerlerimizin kapatıldığı 20 Kasım tarihinde Türkiye’deki vaka sayısı 13 bin 880’di. İş yerlerinin açıldığı 2 Mart tarihinde ise vaka sayısı 11 bin 887 idi. Kapalı kaldığımız 102 gün içerisinde vakalar adım adım 30 bine yükseldi ve oradan adım adım düştü. Esnafın dükkânı kapalıyken AK Parti’nin il kongrelerinin devam etmesine, esnaf ve çalışanlar çok ciddi tepki gösterdi. Bugün anlıyoruz ki Ak Parti, sadece tepkileri dindirmek için iş yerlerimizi açmış. Çünkü, MHP kongresinin olduğu 18 Mart tarihinde vaka sayısı 20 bindi. AK Parti’nin Genel Kongre’sinin olduğu 25 Mart tarihinde ise vaka sayısı 28 bin 731’di. Soruyoruz: Bu vaka sayıları ortadayken kongre bile yapılabiliyorsa, bizim iş yerlerimizi neden aylarca kapattınız! İş yerlerimiz kapalıyken, AK Parti kongrelerinin yapılması absürttü. O yüzden dükkanları açtınız. MHP ve AK Parti kongreleri bitti, şimdi yine bizim iş yerlerimizi kapatıyorsunuz!
DİNİ İNANÇLARA GÖRE SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI…
Deniliyor ki, ‘İftarlarda koronavirüs bulaşması ihtimalini ortadan kaldırıyoruz.’ Sizin iftar saatinden de haberiniz yok. 13 Nisan’daki ilk iftar 19.49’da! Bizim iş yerlerimiz zaten 19.00’da kapanıyordu, zaten iftarda kapalı olan yerleri neden tamamen kapattınız? Sağlık Bakanı diyor ki; ‘Saat 21.00’den itibaren sokağa çıkma yasağı başlayacak ama teravih namazlarına gidilebilir, camiler açık kalacak.’ Binlerce kişinin 30 gün boyunca camide bir arada namaz kılmasıyla virüs bulaşmayacaksa, 20 kişinin oturup yemek yediği bir yerde neden virüs bulaşsın? Ayrıca, sokağa çıkma yasağı teravih namazına gidenlere 22.30’a kadar, namaza gitmeyenlere 21.00’e kadar mı uygulanacak? İnsanların dini inançlarına göre ayrı ayrı sokağa çıkma yasağı uygulanabilir mi? Burası Arabistan mı, burası İran mı? Madem teravih namazına gitmek serbest, nisan ve mayıs ayında sokağa çıkma yasağını 22.30 olarak düzeltin.
İŞ YERLERİNİ SADECE RAMAZAN’DA KAPATMAK, İDEOLOJİK BİR YAKLAŞIMDIR!
‘Ramazan ayı boyunca lokantalar kapalı’ demek de oldukça sorunlu. Ramazan ayı, Türkiye’deki Müslüman yurttaşların dini vecibelerini yetine getirdiği bir ay. Herkesin ibadet hakkı var. Ancak iş yaşamı, çalışma yaşamı bu hassasiyetlere göre düzenlenemez. Örneğin, 30 Mart tarihindeki vaka sayısı 37 bin 303. Eğer acil bir durum varsa, tedbiri anında alın. Ramazan ayını neden bekliyorsunuz? İş yerlerini sadece Ramazan ayında kapatmak ideolojik bir yaklaşımdır, kabul edilemez! Barlar ve gece kulüpleri bir yılı aşkın zamandır kapalı. 2020 yılında alkollü içkilerden alınan Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) 16,5 milyar TL. Bu rakam, İçişleri ve Dışişleri gibi yüksek bütçeli iki bakanlığın toplam bütçesinden bile fazla. Bu denli katma değer yaratan bir sektör neden açılamıyor? AK Parti hükümeti, alkol tüketimini kamusal alandan, açık mekanlardan silip, evlere kapatmak istiyor. ‘İçen içsin ama gizli gizli, evinde içsin’ deniliyor!

İŞ YERLERİMİZİ KAPATMAKTAN VAZGEÇİN!
İş yerlerimizi kapatmaktan vazgeçin. İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Planlama Ajansı tarafından hazırlanan Covid-19 Salgınıyla Mücadele Sürecinde İstanbul Kırılganlık Haritası Proje Raporu’nu inceledik. Rapor açık açık belirtiliyor; kentte koronavirüsün yayılma hızı, kent yoksulluğu ve yüksek eşitsizliğin olduğu bölgelerde çok daha yüksek ve bu grupların yaşadığı bölgeler daha kırılgan. Rapor da göstermektedir ki yayılımı arttıran esas unsur, kafeler ve lokantalar değil. Yayılımı artıran şey; yoksulluk, ulaşım zorlukları, kentsel yoğunluk gibi etkenlerdir.
ÖRGÜTLENELİM, BİRLEŞELİM!
Tekrar ediyoruz: İş yerlerimizi kapatmaktan vazgeçin. Sektörümüz için kısa çalışma ödeneğini ve ücretsiz izin nakdi desteğini yıl sonuna kadar uzatın! İşten çıkarma yasağını, sektörümüz açısından yıl sonuna kadar uzatın. Aksi taktirde kitlesel bir işsizlik söz konusu olabilir. Sektörümüzdeki esnafların 2020 yılında tahakkuk eden vergi ödemeleri terkin edilmeli, SGK ödemeleri de yıl sonuna kadar uzatılmalıdır. Son olarak sektörde çalışan arkadaşlarımıza sesleniyoruz: Kafe, Bar Çalışanları Dayanışması’nda ve Otel-Turizm İşçileri Sendikası’nda örgütlenelim, birleşelim!”
Haber: Batuhan Karaman, Kadıkoy Life



