Flüt müziğinin Türkiye’deki gelişimine değerli bir katkı sağlayan Khalkedon Flüt Topluluğu, 10 yılı aşan müzik yolculuğunda hem yerel sahnelerde hem de uluslararası platformlarda dikkat çekici bir başarı grafiği çiziyor. Kadıköy’de başlayan hikâyeleri, yıllar içinde Balkanlar’dan Orta Avrupa’ya uzanan turneler, eğitim projeleri ve genişleyen repertuvarlarıyla güçlü bir topluluk kimliğine büründü.
Topluluk, son olarak MRF 11. Wien Müzik ve Orkestra Festivali’ne Türkiye’den davet edilen tek grup olarak katıldı ve Viyana’daki iki performansıyla önemli bir uluslararası temsil başarısına imza attı.
Bu özel yolculuğu öğrenmek, festival sürecini ve yeni projelerini konuşmak için Khalkedon Flüt Topluluğu ile kuruluşundan gelecek hedeflerine uzanan kapsamlı röportajımız…

Khalkedon Flüt Topluluğu nasıl kuruldu? 10 yıllık yolculuğunuzdan biraz bahseder misiniz?
Khalkedon Flüt Topluluğu’nun hikâyesi, 2016’da Gökhan Yaşar’ın öncülüğünde Kadıköy’de düzenlenen küçük bir buluşmayla başladı. Flüte ilgi duyan amatörler, müzik öğretmenleri ve çeşitli mesleklerden müzisyenler haftalık provalarda bir araya geliyor, birlikte çalmayı deneyimliyor ve repertuvarlarını genişletiyordu. Zaman içinde topluluk, cazdan klasik Batı müziğine, Türk müziği düzenlemelerinden çağdaş eserlere uzanan daha geniş bir programla sahne almaya başladı.
İlk yıllarda iç mekân konserleri, yerel festivaller ve eğitim temelli atölyeler aracılığıyla görünürlük kazanan topluluğumuz, sonraki dönemde Balkanlar ve Orta Avrupa’da gerçekleştirdiği turnelerle uluslararası bir kimlik kazandı. Kadıköy’ün kültürel atmosferi topluluğun doğal çalışma alanı oldu; düzenli prova geleneği ve topluma açık projelerle yıllar içinde oturmuş bir yapı oluştu.
Topluluk, 2018’de Bulgaristan Sozopol’de, 2023’te Makedonya Ohrid’te, 2024’te MRF 10. Prague Müzik ve Orkestra Festivali’ne ve son olarak 2025’te ise MRF 11. Wien Müzik ve Orkestra Festivali’ne davet edilerek Türkiye’yi temsil etti. Bu iki davet, Khalkedon Flüt Topluluğu’nun on yıllık gelişiminin dışarıdan görünen en önemli kayıtları olarak değerlendirilebilir. Sınıf konserlerinden mahalle etkinliklerine, ardından yurt içi ve yurt dışı sahnelere uzanan yolculukta topluluğun en çok önem verdiği kazanım; farklı seviyelerden ve yaşlardan flütçülerin aynı anda üretmesi ve toplu çalma kültürünü sürdürebilmesi oldu.
Farklı meslek gruplarından gelen üyelerin bir araya gelişi topluluğa nasıl bir renk katıyor?
Khalkedon’un en belirgin yönü, çok farklı mesleklerden üyeleri aynı repertuvar içinde buluşturması. İçlerinde doktorlar, öğretmenler, mühendisler, akademisyenler, öğrenciler ve profesyonel müzisyenler var. Bu çeşitlilik hem prova atmosferini hem de sahnedeki enerjiyi doğrudan etkiliyor.
Her üye kendi mesleğinin getirdiği disiplin, çalışma biçimi ve bakış açısını müziğe taşıyor. Kimisi ritim ve detaylara daha analitik yaklaşırken, kimisi pedagojik açıklığıyla prova süreçlerinde katkı sağlıyor; yoğun sahne tecrübesi olanlar yorum derinliği katıyor. Farklı hayat deneyimlerinin birleşmesi, topluluğun müzikal yorumunu daha sıcak, daha canlı ve daha çok katmanlı bir hale getiriyor.
Dinleyici, Khalkedon Flüt Topluluğu konserlerinde yalnızca teknik bir icra değil; farklı yaşam öykülerinin ortak bir müzikal ifadeye dönüşmesini de hissediyor. Bu yapı, topluluğun hem yurt içi etkinliklerinde hem de Viyana programındaki performanslarında esneklik ve repertuvar çeşitliliği açısından önemli bir avantaj sağlıyor.
MRF 11. Wien Müzik ve Orkestra Festivali’ne katılma süreciniz nasıl başladı?
Topluluğumuz önceki yurtdışı performansları, sosyal medya paylaşımları ve yerel konserleriyle belirli bir görünürlük kazanmıştı. Festival komitesinin yaptığı değerlendirmelerde topluluğun repertuvarı, kayıtları ve geçmiş uluslararası deneyimleri öne çıkınca davet süreci resmiyet kazandı.
Başvuru sırasında program notları, teknik bilgiler ve kadro listeleri paylaşıldı. Sürecin ardından Khalkedon, 6–10 Kasım 2025 tarihlerinde Viyana’da sahne aldı; Minoritenkirche ve Ehrbar Saal’de iki konser verdi. Bu etkinlik, topluluğun uluslararası temsil kapasitesini pekiştiren önemli bir adım oldu.

Türkiye’den katılan tek grup olmak size nasıl hissettirdi?
Türkiye’den tek grup olarak müziğimizi sunmak hem onur verici hem de büyük bir sorumluluk oldu bizim için. Bu durum bize hem kültürel hem de müzikal açıdan en iyi şekilde temsil etme motivasyonu verdi. Sahnede sadece bir repertuvar değil, aynı zamanda Türkiye’nin kültürel birikimi ve topluluğun uzun yıllık emeği temsil ettik. Dinleyicilerin ilgisi, konser sonrası tepkiler ve farklı ülkelerden müzisyenlerle kurulan iletişim bizim için unutulmaz bir deneyim oluşturdu.
Bu temsil, Türkiye’deki flüt topluluklarının uluslararası alanda da güçlü işler yapabileceğini göstermesi bakımından önemli bir motivasyon kaynağı oldu. Aynı zamanda basının ilgisi ve festivalin görünürlüğü, topluluğun yeni işbirliklerine kapı araladı.
16 Aralık’ta Kadıköy Moda’daki All Saints Kilisesi’nde konseriniz var. Konserlere hazırlık süreciniz nasıl oluyor?
Konser hazırlıkları bizim için oldukça yoğun ama bir o kadar da keyifli bir dönem. Önce repertuvarı belirliyoruz, ardından her parçayı teknik ve müzikal açıdan detaylı şekilde çalışıyoruz. Toplu provalardan önce bireysel hazırlık süreci de çok önemli. Provalarımızda hem uyumu hem de bütünlüğü sağlayacak çalışmalar yapıyoruz.
Sahne yerleşimi, ışık, akustik ve dinleyici akışı gibi teknik hazırlıkları planlıyoruz. Bu planlama, konser gününde hem müzisyenlerin hem izleyicilerin daha iyi bir deneyim yaşamasına yardımcı oluyor. Topluluk üyeleri için bu süreç hem yoğun hem keyifli bir hazırlık dönemi oluyor.
Bundan sonraki hedefleriniz ve planladığınız yeni projeler neler?
Khalkedon Flüt Topluluğu olarak önümüzdeki yıllarda hem Türkiye’de hem de uluslararası platformlarda daha fazla görünür olmayı hedefliyoruz. Avrupa’daki festivallerde düzenli olarak yer alarak, farklı şehirlerde konserler vermek ve genç flütçüler için mentorluk programları düzenlemek öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor.
Ayrıca dijital arşiv oluşturma, çevrimiçi eğitim içerikleri hazırlama ve konser kayıtlarını daha geniş bir kitleyle paylaşmayı da amaçlıyoruz. Yerel müzik repertuvarını flüt topluluğu için yeniden düzenlemek ve bu alanda özgün projeler geliştirmek de uzun vadeli planlarımız arasında yer alıyor.

Topluluğa, müzik ve deneyimlerini bizimle paylaştıkları için teşekkür ediyoruz. 16 Aralık’ta Kadıköy Moda’daki All Saints Kilisesi’nde sahnede olacaklar.

